Neden Nutuk Okumalıyız? “Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim düşüncelerimi, duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir…” Mustafa Kemal Atatürk. NUTUK, Türk milletinin tekrar ayağa kalkarak dünya sahnesinde varoluşunun asırlar boyunca okunacak kitaplaşmış halidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk, 1927 yılında bir milletin küllerinden doğuşunun tarihini kendi tanıklığıyla yazar. Üç ayda tamamladığı Nutuk’ta Atatürk, ilk günden başlayarak Kurtuluş Savaşı’nı, Cumhuriyet’in ilanını ve devrimleri anlatır ve geleceğe vasiyetini bırakarak yol gösterir. Elinizde bulunan şaheser NUTUK, On bir yaş ve üstü tüm okuma, yazma bilenler için anlaşılacak şekilde sadeleştirilmiş olup, 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında bizzat Mustafa Kemal Paşa tarafından okunan büyük “Nutuk”, iki yıllık bir çalışma sonunda 1927 baskısından temel alınarak bugünkü TÜRKÇEMİZE göre sadeleştirilmiştir. Nutuk,TÜRK Cumhuriyet Devlet tarihinin en önemli kaynaklarından biri olarak kabul edilir. Nutuk’u hazırladığı günlerde tarihler 1927’yi gösterdiğinde Atatürk, 22, 23 Mayısta kalp spazmı, 28 Mayıs tarihinde ise kalp krizi geçirdi. Atatürk, 4 yıl içinde 2 kalp spazmı, 3 de kalp krizi geçirdi. Bütün uyarılara kulak tıkadı. Sağlığını hiçe saydı… Yeni bir devlet kurmanın yolunun yorulmaktan geçtiğini bilerek, durmadan, ara vermeden, dinlenmeden çalıştı… Mustafa Kemal Atatürk’ün bizzat kendi ağzından Millî Mücadele yıllarını anlattığı ve bir belge niteliği taşıyan eseri Nutuk’un gelecek nesillere kılavuzluk edecek bir rehber olduğuna inanıyoruz. Bugün hazır gördüğünüz ve yaşadığınız her şey için savaşlar, amansız hastalıklar ve yaşanmışlıklar yaşanmış ve GÖKTÜRK HAKANLIK geleneğinde olduğu gibi devleti kuran irade olarak GAZİ MERAŞAL MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, halkının huzurunda her şeyi tüm çıplaklığıyla aktarmıştır. Nutuk, yalnızca bir dönemin anlatıldığı tarihi bir belge değil; akıl, kararlılık, milli birlik ve beraberlikle ulusal bağımsızlığın kazanılması yolunda sergilenen duruşun bu gün ve her dönem genç nesle ışık tutup yol gösterebileceği önemli bir eserdir. Atatürk’ün “En büyük eserim” dediği ve Türk gençliğine emanet ettiği cumhuriyeti yaşatmak demek, onun açtığı yolda, gösterdiği hedefe ilkelerimizle durmadan yürümek demektir. Bu bakımdan özellikle Atatürk’ün “Yeni nesil sizlerin eseri olacaktır.” dediği öğretmenlerin ve de gençlerin okuması, tüm dünyaya örnek olan Atatürk inkılaplarının ve fikirlerinin anlaşılabilmesi ve fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesillerin yetişmesi için elzemdir. Zaman ötesi ulus kurucumuz Atatürk`ün dediği gibi “Büyük Nutuk henüz tamamlanmamıştır. Büyük Nutuk , Bilge Kağan`ın EY TÜRK BODUNU sözüyle tamamlanacaktır.” Türk devrimi henüz tam olarak tamamlanmamıştır. Kati surette tamamlanacağını söyleyebilirim. Saygılarımla – Hüseyin Hakkı Kahveci

NUTUK

Yazar: Mustafa Kemal ATATÜRK

Karanlık Odanın
Renkleri

Kapalı bir oda… Bu odada uyanan ve buraya ne zaman ve nasıl geldiklerini bile hatırlamayan altı kişi… Hem aralarındaki problemleri çözmek hem de odadan çıkış yolunu bulmak zorundalar. Işıklar söndüğünde ise hepsi, garip bir şekilde kısa süreli de olsa baygınlık geçirmektedirler. Öfke, isyan, kabulleniş… Kim bu altı kişi? Nereden geldiler? Bu odada uyanmalarının ve hiçbir şey hatırlamamalarının sebebi ne olabilir? Birlikte hareket edip odadan çıkabilecekler mi?

YAZAR: Uygar KAPLAN

Çocuk Atatürk

Ülkemizin kurtarıcısı ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ün çocukluğunu anlatan muhteşem bir eser. “ÇOCUK ATATÜRK” “Çocuklarını sağlıklı ve bilgili yetiştiremeyen uluslar, temeli çürük binalar gibi çabuk yıkılırlar.” “Bugünün küçükleri yarının büyükleridir.” (Mustafa Kemal ATATÜRK)

YAZAR: Esra ALGAN

“Merhaba, Yüreğin Çekmecelerinde Birikenler” hem yazarın kişisel tarihinden hem toplumsal bellekten ilhamla yazılan anlatılardan oluşuyor. Hepimizi hayata görünmez iplerle bağlayan küçük mutlulukları, büyük umutlarla çıkılan yollarda yaşanan hayal kırıklıklarını ve bu kırgınlığa rağmen devam etmenin yollarını nahif bir dille anlatıyor.

Yüreğin Çekmecelerinde
Birikenler

Merhaba

Yazar: Sevil KAPOĞLU